2 Aralık 2014 Salı

Kendime gelmek

   *tiz ve alaycı bir ses * Tabii ki de bu aralar iyi olmadığım için blogger a yazmıyorum.Peh.

   İyiyim ben.Yani kafamı kurcalayan şeyleri,dersleri,içimdeki inanılmaz kaçma isteğini,kalbimde oluşan ve ne olduğunu tanımlayamadığım sıkışmamsı hissi saymazsak.

  Evet,harikayım.

  Sadece bazen kaçmak istiyorum.Başta kendimden,sorumluluklarımdan,diğer insanlardan,kısacası her şeyden.

   Tamam,dert ettiğim şeylerin dert bile sayılmadığının oldukça farkındayım.Yine de bu hiçbir şeyi değiştirmiyor.Birilerine anlatma ihtiyacı duyuyorum,kime? Kime güvenebilirim ki? Anlatmadığım sürece hiçbir şeyi kafamdan atamayacağımı biliyorum,hepsi kafamda patlayacak,yine.Sonra yine o patlamış düşünceleri toplayacağım,kafamı temizleyeceğim.Yine en baştan başlayacağım.Sanırım böyle yapa yapa hayatım geçecek; hiçbir şey yapmadan,bencilce yaşanmış ot gibi bir hayat.

  Sanırım biraz rahatladım.En azından buraya yazabiliyorum.
 
  Bazen insanların neden benden kaçtıklarını anlayabiliyorum.

  Şimdi,daha da batırmadan dün okuduğum kitap hakkında kısa bir şeyler karalamak istiyorum.

     Ahşap Konak-Necip Fazıl Kısakürek; Tiyatro.Eski Türk filmi tadında bir kitaptı. Entrika,olaylar,olaylar,olaylar...128 sayfacık güzel bir eserdi.Olaylar konağın üzerinde gelişiyor.Üç ayrı nesil,aynı konakta fakat yaşadıkları hayatlar bambaşka.Şerefsiz Tekin -evet,kitabı okurken bu karakterden nefret ettim,halen de ediyorum- Belkıs ve Aysel paragöz,taklitçi üçlü.Recai aklı başında,hafiften de manyak dedemiz.Eşi Hacer,sakin,iyi kalpli bir nine.Torunu Yüksel, en masum,en aklı başında olan karakter.Olaylar Tekin in konağı istemesi bu sebeple  Aysel ve Belkıs ı kandırmaya çalışması ile başlar.Güzel kitaptır.Okuyunuz.


                                          ''     Then I lost it all.
                                          Who can save me now?  ''


  
  

0 yorum:

Yorum Gönder